Bağışlama
Bağışlama ne anlama geliyor?
Hayatımızda iki evre vardır.
- 1 Kulluk öncesi
- 2 Kulluk sonrası
1. evrenin en önemli ibadeti;
bağışlama, affetme, tövbe, arınma, saflaşma
Bir tür kulluk safiyetine, bir tür kulluk kusursuzluğuna ilerleme yolculuğudur.
Kulluk halini neden deneyimleyemiyoruz ya da deneyimleyemediğimizi nasıl anlayacağız?
Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir anında hayatımızın herhangi bir döngüsünde
- Mutlu musunuz?
- Huzurlu musunuz?
- Güvende hissediyor musunuz?
Ancak bu duygular başka zamanlarda hissedilen insanın dünyevi amaçlarının belirli bir ölçüde gerçekleştiği noktada da hissedilen bazı duygulara çok benzediği için;
- Mutlu musunuz?
- Huzurlu musunuz?
- Güvende hissediyor musunuz?
- Merhamet var mı kalbinizde
- Sevgi var mı kalbinizde
- ARTI bunları çevrenizle paylaşabiliyor musunuz?
Ancak bunu yapamıyorsanız örneğin;
- Mutluyum diyorsanız ama bu bencilce bir içe dönüş ile ne bileyim yıllardır istediğiniz işi aldınız ve paraya kavuştunuz ve maddi ihtiyaçları edinebilmenin getirdiği gerilimden ve tedirginlikten kurtuldunuz. Bu mutluluk değil.
- Kendinizi güvende hissediyorsunuz çünkü bir ilişkiniz var.
- Kendinizi güvende hissediyorsunuz çünkü uzun süre mücadele ettiğiniz bir hastalık iyileşti.
Bunlar eğer size dönük egosal, nefsani, duyumlar ya da haller ise çevrenizde olumlu bir etki yaratamazsınız.
Olumlu bir ekti yaratmak önemlidir. Çünkü kulluk seviyesi hizmet seviyesidir.
Hizmet:
Rahmani bir temizlik noktasında Allah’ın sevgisini, merhametini, ışığını kendinizde ve hayatınızda tutabilmektir ki o hayat artık bir tür gezici kalbi türbelik halidir.
Siz gezersiniz ve Allah rızası için yapmış olduğunuz şeylerin karşılığı olarak Allah’ın size verdiği merhamet ve sevgi çevrenize yayılır.
Bu seviyeye gelebilmenin yolu affetmeyi, bağışlamayı, tövbeyi doğru bir şekilde kavramaktan geçer.
Neyi affedeceğiz?
Affetme sonrasında neye ulaşıyorsak onu engelleyen şeyleri affedeceğiz.
- Huzura ulaşmak istiyoruz huzurla aramızda olanı,
- Sevgiye ulaşmak istiyoruz sevgiyle aramızda olanı,
- Merhamete ulaşmak istiyoruz merhamet ile aramızda olanı,
Affederek kaldıracağız aradan.
Bu durumda bu affetme eylemini kafamıza göre yapmamalıyız.
Hayatımızın ritmi, zamanımızın ritmi ve zamanımızın kaderimiz ile ilişkisi neyi bağışlayacak isek onu gösterir.
- Seyrettiğiniz bir film geçmişten bir şeyi getirir.
- Yolda birisi ile karşılaşırsınız.
- Kitabın arasından bir fotoğraf düşer.
- Bir kitaba bakakalırsınız.
- Rüyanızda bir şey görürsünüz.
İşte hayat sizin önünüze neyi koyarsa bağışlamanız, affetmeniz, tövbe etmeniz gereken şey odur.
Bağışlama bizim günahlarımızın, başkalarının bize yaptığı şeylerin zor, ağır kabul edilmesi mümkün olmayan kötü davranışların yada benim yaptıklarımın bir şekilde şifalandırılması ile ilgili değildir.
Bağışlama süreçleri daha derin bir mantıkla dizayn edilmiştir.
Dolayısıyla yargı süreçleri, dolaysıyla da yargıladığınız şeylerin ne zaman ne şekilde hayatınızda açığa çıkacağı da bir şekilde siz doğmadan önce Rahmani seviyelerde belli alışverişlerle, fikir değiş tokuşları ile belirli bir seviyede belirli bir ayara konmuştur ve bir anlamı vardır.
Veli’nin hayatının ve Veli’nin bağışlayacaklarının
Sibel’in hayatının ve Sibel’in bağışlayacaklarının
İnci’nin hayatının ve İnci’nin bağışlayacaklarının birbirinden farklı olması normaldir ve amacı vardır.
Amaç nedir?
Yargıladıklarınız ve Allah’ın izni ve yardımı ile zamanı gelince bağışlayacaklarınız sizin bu dünyaya getirdiğiniz armağanları oluşturur.
Yargıladıklarınız ve Allah’ın izni ve yardımı ile zamanı gelince bağışlayacaklarınız Allah’a ve dünyaya olan hizmetinizin odak noktalarını oluşturur.
Yargıladıklarınız ve Allah’ın izni ve yardımı ile zamanı gelince bağışlayacaklarınız bağışladıktan sonra kulluk seviyesinde neyi nasıl yaşayacağınızın yönünü gösteren şeye dönüşür.
Dolayısıyla herhangi bir genel yargılamak hali olmadığı gibi herhangi bir genel bağışlama hali de olmaz.
Benim ben olmamın ve benim hayatıma sahip olmamın (bu ne demek);
Önce benim ben olarak yaşayacağım acıların, sıkıntıların, çaresizliklerin; ilişkilerde, maddiyatta, dünyada, kendimle ilişkimde, Allah’la ilişkimde, insanlarla ilişkimde neyse o yaşayacaklarım zaten o bir plana dahildir.
Amaç şudur aslında;
- Bir gün eğer olmuşsa Allah’ın yardımı ile olmuştur.
- Bir gün eğer Veli bağışlarsa neye dönüşecek.
- Bir gün eğer Veli kendini ve hayatını şifalandırmayı başarırsa ne yapıyor hale gelecek.
- Bir gün eğer Veli bağışlar ve iyileştirirse karanlığını hangi armağanları Allah rızası için dünya ile paylaşacak.
Bunun programını oluşturur.
Dolayısıyla sorunlarının sadece sorunlarınız değildir eğer Allah’ın yardımı ile bağışlayabilirsek bizi bu dünyada özel ve değerli kılan şeylerdir.
Affetmeyi gerçek anlamda anladığımızda
- Dua edeceğiz
- Onaylama yapacağız
- Onaylamayı seçimler yolu ile hayata aktaracağız
Ancak eninde sonunda bağışladığımız şeyle ilgili maddi dünyanın dile ile yaşamanın dile ile de sınava çekileceğiz.
Ayette ne diyor?
“Tövbe ettik diye sınava çekilmeyeceğinizi mi zannettiniz.”
Bağışlayacağım dedim, huzur istedim, denge istedim, saflık istedim
Allah’da dedi ki
Al sana huzur, al sana denge, al sana saflık
Bakalım her şey karmaşık gibi görünürken, her şey dengesinden uzaklaşmış gibi görünürken, her şey kapkaranlık görünürken benden istediğin ve benim verdiğim dengeye, huzura ve saflığa ulaşabilecek misin?
Dolayısıyla gerçek bir anlama hali bunun bir şekilde yaşanması yolu ile açığa çıkmasını da içeriyor.
Hayatınıza bir bakın bugüne kadar yaşadığınız bütün sorunlar ve an itibari ile yaşadığınız bütün sorunlar sadece sizin sorunlarınız değil sizin çözümleri olabilmesi yolu ile -Allah’ın yardımı ile çözümleriniz olacak- başkalarının da çözümü olma potansiyeline sahip durumlar.
- Başkalarının da şifası,
- Başkalarının da kurtuluşu,
- Başkalarının da huzuru,
olma yolundaki potansiyel durumlar
Bundan çıkan durum şudur ki;
- Bizim kendimiz ile bir sorunumuz var.
- Kendimizle bir sorumluluğumuz var
- Kendimizle bir sözümüz var
- Kendimizle bir planımız var
Sorunlara sorun gibi bakarsak niye geldi niye çözüyorum denir ancak;
- sorunken çözüm olanın,
- yargıyken bağışlama olanın,
- nefretken sevgi olanın
- karanlıkken ışık olanın
sadece bizimle alakası yok.
Bu yakın çevremizden başlayarak sonra bütün hayata, ülkemize, dünyaya hayır ve huzur getirme şeklinde bir faydası var.
Dolayısıyla dertlerimiz çözülmesi ve üzerimizden atılması gereken şeyler değil çözülerek ve dönüştürülerek atmayı bırakın tam tersi sizin yaptığınız dertleriniz sorumluluk aldığınız kendinizin bir parçası olarak gördüğünüz dertleriniz, günahlarınız, karanlığınız şifa yolu ile Allah’ın merhametinin harekete geçmesi yolu ile sadece sizinle ilgili değil size dahil olan sizin hayatınıza dahil olan herkes ile de bir armağana, bir ışığa, bir bütün sorunların çözümü olan bir şeye dönüşecek.
Dolayısıyla hayatına tek kişilik bir bakış açısından bakmayın.
Bu sorun çözülünce ki; (çoğunlukla insanların sorun olarak gördükleri şey o sorunun dünyaya düştüğü gölgesidir)
Evin borcunu ödersek, arabanın taksitini ödersek, daha iyi bir işe girersek, daha iyi bir ilişkim olursa
bunlar dünyevi sorunlar gibi görünür ama aslında bunlar mana sorunlarının dünyaya düşen gölgeleridir.
Dolayısıyla gölgeler ile uğraşmanın bir anlamı yoktur.
İlişki sorunları sen kendini seviyor musun sorunlarıdır. Elin adamının ya da kadının bizi sevmesine çalışıyoruz. İlişki sorunları sen kendini seviyor musun sorunlarıdır.
Yokluk sorunları Allah varken ve senin Rab’binken, Kerem’ken, Kerim’ken, Zülcelal vel ikram’ken seni nasıl yoklukta bırakır. Niye Allah’a güvenmiyorsun sorunudur.
Bakıldığında her dünyevi sorun gerçek bir manevi sorunun dünyaya izdüşümüdür ve manevi bir seviyede çözüldüğünde sorunlar;
(nasıl sorunları yansıtırsa dünya size çözümleri de yansıtacaktır çünkü sorunların yansıması olan şey siz çözdüğünüzde çözümün yansıması olacaktır.)
hastalığın yansıması olan şey siz çözdüğünüzde şifanın yansıması olacak
karanlık gibi oraya düşen şey siz ışık olduğunuzda burada ışık olacak
dolaysıyla da dünyadaki sorunları çözmeye çalışmanın bir anlamı yok
Yalnızlıktan şikayet ediliyor
Aslında yalnızlığınızdan şikayet etmiyorsunuz, yalnızken hissettiğiniz şeyden şikayet ediyorsunuz. Yalnızken bir kişi kalıyor yanınızda o da siz kendiniz.
Kendimle ilişkimi hissediyorum ve o bana acı veriyor. Yalnızlık acı vermiyor ki. Bu da ne demek;
kendinizi sevmiyorsunuz.
Yokluk değildir, çokluk değildir, başarmak değildir, başaramamak değildir, kaybetmek değildir, kazanmak değildir.
Bunların hepsi gölgeler.
Dünyaya gölgenizin mi düşeceğine ve dolaysıyla dünyanın karanlığına katkıda mı bulunacağınıza
Dünyaya ışığımızın mı düşeceğine ve dolaysıyla dünyanın karanlığının Rahman ve Rahim olanın aracı olduğunuz vesile olduğunuz ışığı ile aydınlatıp aydınlatmayacağınıza siz karar vereceksiniz.
Dolayısıyla bir kişinin hayatı bir kişinin hayatı olmaktan çıkacak
Bir kişinin hayatı herkesin armağanı olacak
Veli’nin hayatı Veli diye bildiğimiz kutsal varlığın dünyaya armağan ettiği bir şey olacak
Kulluk zaten bu demek
Ondan sonrada söylüyoruz dünya neden bu kadar sevgisiz bir yer, merhametsiz bir yer, karanlık bir yer
çünkü sen eksiksin.
çünkü ben eksiğim
çünkü biz eksiğiz
Eksikliği tamamlayan bir varlık hali bilinçli bir kulluk yaşantısıyla ya da kulluk öncesi yaşantısı ile olur.
Kulluk görevi derken de hepimiz peygamber olacak falan değiliz ya da azizdi, veliydi, aydınlanmıştı
Kendimiz olacağız.
İşçi, öğretmen, memur, …
Olabildiğince sıradan normal hayatlarımız olacak.
Ancak bu biz sıradanız anlamına gelmeyecek
Bunun yolu bağışlamaktır.
Bağışlamak nedir?
- Dünyevi,
- karmik,
- kadere dönük,
- sizin iç dünyanıza dönük,
- sizi siz yapan şeye dönük sorumluluk alan bir bakışla
- karanlığınızı,
- zayıflıklarınızı,
- günahlarınızı,
- yargılarınızı
affetmek yoluyla Allah’a layık hale getirmek,
affetmek yoluyla Allah’ın onlarla ilgili niyetini harekete geçirmek
Peki affetmek nedir?
yargılamak nediri anlarsanız affetmek nediri de anlarsınız
(Musa:) “Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmettim. Beni affet!” diye dua etti.
Kasas Suresi 16. Ayet
Nefsime nasıl zulmediyorum.
Ben olanı, nefsim olanı
Allah’ın sonsuz sevgisi ile sevilmesine
Allah’ın merhameti ile şifalanma bulmasına
Allah’ın ışığı ile saflaştırılmasına, arındırılmasına, aydınlatılmasına izin vermeyerek onu karanlıkta tutarak zulmediyorum.
Diyorum ki Allah’ım bu benim nefsim
Korkularım, acılarım, çaresizliklerim, fakirliğim, başarısızlıklarım, yalbızlığım, tutunamam bunlar benim nefsim bunları sevme eğer senin sevginle ilgili bana bir yetki verdiysen. (ki vermiş Allah ne diyor “ben halife yarattım” buradan da ne anlıyorum biz halifeleriz.)
Yetkinizi kullanın ya da kullanmayın
“Ben senin sevginin benim bir parçam olan şu şeyi, bu durumu, bu duyguyu, bu yaşantıyı, bu anıyı ve hayatımdaki bu insanı babamı, annemi, eşimi, …, sevmene izin vermiyorum.”
“Yetki bendeyse ben sevmene izin vermiyorum”
Oysaki o sevgi sevmek istiyor. Allah’ın sevgisi sonsuz, kusursuz ve KOŞULSUZ.
O sevmek istiyor. Benim için farketmez diyor.
Yarattıklarımın ne olduğu, kim olduğu, ne yaptığı farketmez
Ben bütün yarattıklarımı hangi niyetle yarattığımı bilirim, neden yarattığımı bilirim, nereye gittiklerini bilirim
Allah sonsuzluktan baktığı için tohumu da görürü ağacı da görür
İnsanlar ancak tohumu görür çoğumuz tohumu da göremez
“Geçmişi olmayan ermiş, geleceği olmayan günahkar yoktur.”
Babaji
Dolayısıyla Allah geçmişlerin başladığı noktayı da görür geleceklerin son bulduğu noktayı da görür.
Dolayısıyla kulundaki potansiyeli bilir. Dolayısıyla da kulunu en yüksek potansiyele dayanarak sever.
Allah’ın koşulsuz sevgisi sevmek ister ancak sevmek için de -zaten buradaki sınav budur- buradaki halifesini kullanır.
Halife kim?
Neyin sevilip sevilmeyeceğine kendi dünyevi nefsani algısıyla karar veren benim.
Ben Veli olarak diyorum ki hayatımın bu noktasına, geçmişin şu anını, geçmişimdeki şu ilişkiyi, geçmişimdeki şu kişi annemi, babamı, kardeşimi, eski sevgilimi var oldukları hali ile sevmek istemiyorum.
Sevmek istemiyorum ne demek?
Senin sevgine yani sonsuz olan ve her şeyi kapsayan sevgine benim varlığım üzerinden izin vermiyorum demek.
Neyi seviyorum?
Başarılı olduğumda kendimi seviyorum.
Güzel olduğumda, yakışıklı olduğumda, güçlü hissettiğimde, bir şeyleri kontrol ediyor gibiyken kedimi seviyorum.
O zaman senin sevmene izin veriyorum.
Koşulsuz sevginin tek koşulu koşulsuz olmasıdır.
Zihnimizde şunu yaparsam, şöyle olursa severimle yaşanmaz.
Ama diyeceksiniz ki dünya böyle düşünen ve hissedenler ile dolu
Rahman ve Rahim ismini hatırlayın
Allah’ın Rahim özelliği herkesi dünyada son nefesine kadar destekler. Dünyanın en karanlık insanın içtiği su ile dünyanın en aydınlık insanının içtiği su aynı yararı gösterir.
Mesele bu Rahim enerjinden dolayı Allah’ın sonsuz merhameti ile bu dünyada savrulmak değildir.
Mesele Allah’ın sonsuz merhametinin beslediği bir Rahmani ağaç haline gelebilmektir.
Herkese iyilik getiren
Herkese güzellik getiren
Herkese ışık getiren
Herkese şifa getiren bir ağaca dönüşmek
Bağışlamayla,