Caba

Caba

“Bir şey ödemeden, para vermeden alınan şey, bedava”

Ne güzel şey “caba”…

Tekamül yolunda cehaletten uzaklaşırken öğrendiklerimizi idrak edip hayata geçiririz. Bu süreç harika ve keyif doludur. Sanki baharda rengarenk kır çiçeklerinin güzel kokuları ile açmış olduğu bir patika yolda yürümek gibi. Ancak anlaşılması ve bilinmesi gereken o yolun kendimiz olduğudur. Şükürler olsun.

O güzel yol olmuşken bazen taşlık kayalık yola da kayabiliriz ki bu da dünyada olmanın ve unutan olmanın bir gereği gibidir. Bu durumlarda hemen yardım isteyip o güzele dönmek gerekir. Zannederim çocuğumda bunu yapıyoruzdur.

Bu yoldan sapmalar çoğalıp bizi iyice uzaklaştırmaya başladığında küçük kazalar ile dürtülürüz (hamd olsun).

İşte bu kazalar sonrasında yoldan çıkma durumunda insan tekrar ve hatta tekrar düşünür.

Bu durumu şöyle özetleyebilirim: “Tekamülün zorla hatırlatılan bir bölümünü”

Kaza sonrası hatırlatılan şeyi unutmak pek mümkün değildir ve buna şükürler olsun

Ancak;
bu işin cabası hani o yanında verilen bedava olan şey var ya yani ağrı, sızı ve acı olmasa güzel olurdu 😅

Tabii ki de “hamd olsun”